23 Eylül 2011 Cuma

Zeki Müren'i Severiz


Gönlü müdanasız bir rüzgara emanet etmeyi becerebilmek gerek. Halk denen topluluğun yapay gürültüsünden sıyrılabilmeyi istiyor o ayrıcalık da. Tüm o şatafatlı hangamenin üstünde bir manayı seslendirmek... Müren'in sesi, insanın gerek duyduğu yalnızlığın kapısını açan büyük bir lütuf. Eğer muallaktaysanız, Tanrıya bağlanmak için daha şahane bir gerekçe bulamazdınız. Sesinin anaforuyla yoğrulmuş bir hayat, insanın kendine ve sezgilerine olan inancını kanatlandırır.

Gazino starıydı başlangıçta. Uzun zaman da öyle oldu. Asla sözleşme (kontrat) yapmadı gazino patronlarıyla. Sözü senetti, yerine getirirdi. Ülkenin en dürüst bülbülü.

Deklare etmeden kabul ettirdiği cinsel kimliğiyle, ülke insanına çok ince bir ayar çektiğinin mesajını vermişti. Herhangi birisi Zeki Müren'in adıyla cinselliğe dair iğrenç bir münasebetsizlik yumurtlasa ekseriyetle müdahale edilir, ayıbıyla utandırılırdı. Çocukluğumdan hatırladığım, birkaç kez ismi geçen konuşmaların bende bıraktığı, üstüne lekeli bir söz söylenmeyecek bir yerde olduğudur. Başka zaman eşcinsellikle ilgili aşağılık şakalar yapanların hepsinde zaruri bir saygı duruşu etkisi yaratırdı ismi.

Sahnede olduğu yıllar boyunca söylediği şarkılardaki değişim ülkenin genel duygu dünyasıyla ahenkliydi. Müren, klasik Türk müziğinin nabzıydı. Ölümüyle icra ettiği tarz zamandışı kaldı; antik bir dil gibi asılı kaldı hayatın üstünde bir yerde.

Öldüğü gün TRT İzmir stüdyosunda hayatın sahnesine son adımını atmıştı. 24 Eylül 15. ölüm yıldönümü. Hala tüter; Türkçe konuşan herhangi bir gencin başındaki dumandır.

"...güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
Zeki Müren'i seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)"*


*Arkadaş Z. Özger'in "merhaba canım" isimli şiirinden.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder